Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından “Küresel Para Savaşlarının Türkiye’ye Etkisi” başlıklı bir konferans düzenlendi.
SAÜ Hukuk Fakültesi Sabahattin Zaim Konferans Salonunda gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu katıldı.
Doç. Dr. Kurtoğlu, Türkiye’nin büyük tehdit altında olduğunu belirterek, “Bu tehdidin günümüzdeki partilerle bir ilgisi yok. Batı, Müslüman Türk devletiyle hesaplaşmak istiyor” dedi. Birçok bilimin laboratuvarlarda araştırıldığını, tarihin ise geçmişte yaşanan olaylardan meydana geldiğini ifade eden Kurtoğlu, şöyle devam etti: “Tarihi biliyor, ama para tarihini bilmiyorsanız, her an yanıltılma ve aldanma olasılığınız vardır. Türkiye suni ve yüzeysel tartışmalarla, meselelerle uğraşmaktadır.
Tarih bir siyaset değildir. Tarih siyasidir, ekonomiktir, dinidir. Bizim tarih kitaplarımız sonradan Türkçeye çevrilmiştir. Bizi anlatan kıymetli eserler, bizim dilimize sonradan çevrildi. 1526 yılında Mohaç Meydan Muharebesi’ni kazandık. Bizim önemli zaferlerimizdendir. Tarihe bakıldığında 1500’lü yıllardan sonra önemli zaferlerimiz vardır.
Bugün baktığımızda tarih artık siyasi tarih olarak yazılmıyor. Son 30 yıldır tarih, iktisadi olarak yazılıyor. İktisadi tarihimizi, dinler tarihini bilmiyorsanız, çok fena hırpalarlar. Tarihte bize çok kefen biçmek isteyen olmuştur. Fakat biz dirliğimizle, birliğimizle onları o kefenin içine koymayı bilmişizdir. Herkes farklı siyasi görüşte olabilir. Farklı düşünce yapısında olabilir. Fakat bu dirliğimizi birliğimizi etkilememeli. Çünkü bu vatan bizim, gerisi teferruattır.
Bizim milletimizde ‘erkekleri okutun, kadınları okutmayın’ zihniyeti vardı. Bu, İslam dünyasının en büyük hastalığıdır. Kadın toplumun yarısıdır. Diğer yarısında ise doğulur ve eğitilir. Kadınsız bir medeniyet olmaz.
Bizim tarihimizle ilgili birçok görüş var. İlimleri, fenleri yoktur dediler. Fakat bu iyisiyle kötüsüyle bizim tarihimiz. Ne zaman ki İslam âlemi bilimden koptu, o zaman çöktü. İlimi de bilimi de biz beraber götürmek durumundaydık. Bizim ayakta kalabilmemiz için okumaktan başka çaremiz yok. Bilim yok ise ilerlememiz mümkün değil.”